"HAKİKAT"

"Allahtan bilgeliğin kimyasal bir formülü yok. Yoksa bu sistem onu da iksir şişesine doldurup bir damlasını milyon dolara insanlığa satardı." -HanifTÜRK

"Şifacı mevcut Ether’i kendi enerji alanından alıcıya aktarma kabiliyetine sahip kişidir. Bunca şarlatan sözde şifacı varken, etherik şifada 7 enerji beden üzerinde çalışmaktan bahsetmek, köre ayna satmak gibi." -HanifTÜRK

"Dünya henüz 3.5 evre geçmişken ve bunca kaos, kan ve nefret var iken, Altın Çağ’ın yakında geleceğini idda etmek, afrodizyak etkisindeki bir zihnin hezeyanlarından başka bir şey değildir!" -HanifTÜRK

"Hakerenler’in, Etheri Akaşa’da ilerletebilmesi, en nihayetinde “Ol” ya da “Yok Ol” emri ile sonuçlanır. Etherik EMP’yi, fizik formdaki bir silah veya cihaz engelleyemez. Çünkü Ether, zaman, mekan, boyut ve fizik-üstüdür. Lut Gölü’nde halen devam eden yüksek radyasyon seviyeleri buna yeterli kanıttır." -HanifTÜRK

‘Aş konan her çizgiyi ! Savun bütün yüzeyi !

Kendini aşmayanın, kendi kalır düzeyi !

Kur’an Tanrı buyruğu ! İnsân Tanrı uyruğu !

Dîni, devletten ayır ! Olma şeytan kuyruğu !

Ara, ATA insânı ! Bul gerçek temsilcini !

Sen de RABB’in gibi kov!‘Yüce Meclisten cini!’

Evlâdını yitirip, evlâtlık almış ana

Gibi,baktırma beni ! Yerimde oturana !

Heykelime bir bedhah, vurduğu zaman çekiç,

Kırılsa da mermerim, kırılmam ben ona hiç !

Öyle kalıptayım ki anlatamaz kelime !

Benzemiyorum artık ben hiçbir heykelime !

Hazret-i Mûsâ gibi, sorma bana, nerdeyim !

Ben, bana RABB’im kadar yakın ‘Ulu er’deyim !’

M. Kemal ATATÜRK

Politikacıları, Holding sâhiplerini,

Şeyhleri, imâmları, mâbet râhiplerini ,

Silmeden yeryüzünden,cennet olmaz bu dünyâ !

Çünkü şeytanlar çeker bunların iplerini !

Dîn diye, Devlet diye toplar halktan haracı !

Ne dîni, ne devleti, var ! Sâde göz boyacı !

‘“Sana şah damarından yakınım”’ derken ALLAH,

Devleti, devletlinin yönetmesi ne acı !

Böyle gelmiştir ama ! Böyle gidemez bu dem !

Hak düzen kurulacak ! HAKK’ın adı ‘“HAK”’ mâdem !

Çoğu bulacak ergeç kendi öz kimliğini !

Bencil kabuk yarılıp dışa çıkacak Âdem !

Üstad M.H. ULUĞ

Şimdi ben, bakın, 1970’li yıllarda özel olarak bir yayınevi kurdum: Havas… Havas ne demek, havasın 24 tane anlamı var, ama halifeler Enhas-ül Havastan olmak zorunda. Ebced olsun, cifr vesaire, bunların hepsi İdris Peygamberle Mısır’da başlamıştır. Bunlar gizli Havas ilimleri… Bir de gizli ilimler var, Avrupa’daki karşılığı da okült. Nerede? Yer altında! Gizliliği, kilise okült ilimlere vakıf olanı yakmakla tehdit ettiği için muhafaza ediyor. Adam gizlediğinden değil, yakılacağı için gizli. Bizde öyle değil, sırlar ilmi… Bir taraf sırlarla meşgul, diğeri gizlemekle meşgul. Meselâ Gül ve Haç’ın kurucusu var: Paraselsus… 1500’lü yıllar, sekiz sene Türkiye’de kalıyor bu adam ve Türkiye’deki çok enteresan resimlerini gördüm ben. Notlarını da buldum. Diyor ki; “bu Türklerin elinde çok acayib bilgiler var, nereden öğrenmişlerse cam tüp içinde parmak çocuk yetiştiriyorlar” diyor. Tüp bebek dediğimiz hadise, 16. yüzyılın başı. Bu ebcedin, okültizmin vesaire hepsinin öncesinde Gematria ve Temura var…

Çekoslovakya’da Sovyetler’in merkezi vardı. 1965 yılında Komünist Partisi’ninin toplantısı olan Komintern’de herkes neyin konuşulduğunu merak ederken, işte bu konular konuşulurdu. Uzaktan kontrol, MK-Ultra burada konuşuluyordu. Ben Sovyetler’de bulunduğum dönemde o kadar çok olaya denk geldim ki bunlarla alâkalı olarak. Birisinden bahsedeyim. Djuna diye bir kadın doktor vardı, tıb doktoruydu ve KGB’nin koruması altındaydı. Bu kadın Nasturî; Hristiyanların büyü, sihir vesaire ile uğraşma yetkisi olan tek tarikatına bağlıydı. Bunun hâlâ Rusya’dan çıkması yasak. Öyle gelişmiş bir teknik kullanıyor ki, ailesinden de gelen bir durum var… Benim de bulunduğum, 17 Batılı doktor önünde gerçekleşen bir deneyden bahsedeyim. Hattâ Rus gazetelerinde de çıktı. Tavşanı getirip kesiyorlar, kalbini falan bağlıyorlar, kan düşüyor, tavşan ölüyor. Kadın geliyor tavşana hiç dokunmadan bir şeyler yapıyor, bakıyorsunuz kan yükselmeye başlıyor, inanılır gibi değil. Yani bütün bunları ben gördüm yaşadım… Yine meselâ avucunun içini gösteriyor, bak diyor, bakıyorsun kendi çocukluğun, bahçede koşuyorsun, gösteriyor sana… Çekoslovakya’da, merkezi de Prag’daydı..

-Üstad Aytunç ALTINDAL

İnsanlık için en büyük tehdit ne salgın, ne sıfırlanmalar, ne de küresel afetlerdir. İnsana karşı en büyük tehdit cehalettir, olanları geniş kadrajdan görememektir. Unutma ki, bilgi, insanda kalıcı değişiklik sağlayan en önemli güçtür..

Bütün vaadler ve sabır sözleri bu gizli niyeti saklamaya yönelik koca yalanlardan ibarettir. Tüm ulus devletler tek dünya devleti için küresel güçler ile aynı kayığa binmiş, dijital ve küresel Yeni Dünya Devleti olma projelerinin hepsini kabul edip onların uydurduğu şirin maskeleri kendi halkına uygulamaktadır. Sağlık terörü ile başlayıp metaverse gibi eğitim terörü ile devam edecek, tarımdan ekonomiye her türlü yenilgiye bilinçli itilen bir sürecin içerisindeyiz. Çok üzgünüm ama bütün çaresizliğimiz bu yüzdendir ve nedeni de çoğu zaman dışarıda değildir. Anlamamız gereken her şey zihinlerimiz ve en büyük zaaflarımızı üzerinden yenildiğimizdir. Ele geçirilen zihinlerdir ve kör gözün açılıp olanı biteni anlayıp harekete geçme eşiği aşılmadığı sürece de bir umut yoktur.

İstanbul'un boşaltılması yani Türksüzleşmesi bir Ekümenik Bizans (Yeni Roma) hazırlığıdır. Bunun için sizin evliya sandığınız ancak İngiliz ajanı olan dinciler, onlara hizmet eden bildik profesör ve tarihçiler, ekranlar ve bir çok proje bu amaca hizmet eder. Yalanın zeminini deprem korkusu, ekonomi ve konut kaosu, iklim tiyatrosu ve göçler destekleyecekler.

-Eray Hacıosmanoğlu

"NİCOLA TESLA"

"Bitkilerin saldırısına uğrayan bir bahçıvan düşünün. Bu gerçekten çılgınlık olurdu. İnsanın vücudu ve beyni büyük miktarda enerjiden yapılmıştır; elektriğin çoğunluğu bende var. İnsanı “ben” ya da “ruh” yapan, herkeste farklı olan enerjidir. Diğer canlılar için, özü itibarıyla, bitkinin “ruhu”, minerallerin ve hayvanların “ruhu”dur."

"Beyin fonksiyonu ve ölüm ışıkta kendini gösterir. Gençliğimde gözlerim siyahtı, şimdi maviydi ve zaman geçtikçe ve zorlandıkça beyin güçlendikçe beyaza yaklaşıyor. Beyaz cennetin rengidir. Bir sabah penceremden beyaz bir güvercin kondu, onu besledim. Bana ölmekte olduğuna dair bir haber getirmek istedi. Gözlerinden ışık jetleri çıkıyordu. Hiçbir yaratığın gözlerinde o güvercin kadar ışık görmemiştim."

"Evren ruhsaldır; biz bu yolun sadece yarısıyız. Evren bizden daha ahlaklıdır çünkü onun doğasını ve yaşamlarımızı onunla nasıl uyumlu hale getireceğimizi bilmiyoruz. Ben bir bilim adamı değilim, her zaman aklımdan çıkmayan, günlerim ve gecelerimin ateşe dönüştüğü sorunun cevabını bulmanın belki de en uygun yolu bilimdir."

"Psişik bir boşalma ya da uyanık olmak için bir uyarıdır. Işık her zaman yanımdaydı. Yirmi altı yaşımdayken beni meşhur eden dönen manyetik alanı ve endüksiyon motorunu nasıl keşfettiğimi biliyor musunuz? Bir yaz akşamı Budapeşte'de arkadaşım Sigetijem'le gün batımını izledik. Binlerce alev renginde binlerce ateş dönüyordu. Faust'u hatırladım ve şiirlerini okudum ve sonra sanki sisin içindeymiş gibi dönen manyetik alanı ve endüksiyon motorunu gördüm. Onları güneşte gördüm!"

"İnsanların büyük çoğunluğunun varlığından haberdar olmadığı bir hastalık bu. Dolayısıyla daha birçok hastalık, acılar, kötülükler, sefaletler, savaşlar ve insan hayatını saçma ve korkunç bir durum haline getiren her şey. Bu hastalık tamamen iyileştirilemez, ancak farkındalık onu daha az karmaşık ve tehlikeli hale getirecektir. Ne zaman yakınlarımdan biri yaralansa, fiziksel acı hissederdim. Çünkü bedenlerimiz benzer malzemeden yapılmış ve kırılmaz ipliklerle ruhla bağlantılıdır. Bazen bizi bunaltan anlaşılmaz üzüntü, bu gezegenin diğer tarafında bir yerde bir çocuğun veya cömert bir adamın öldüğü anlamına gelir."

"Tüm Evren belirli dönemlerde kendisinden ve bizden bıkıyor. Bir yıldızın kaybolması ve kuyruklu yıldızların ortaya çıkması bizi sandığımızdan daha fazla etkiliyor. Dünyadaki canlılar arasındaki ilişkiler daha da güçlenir, duygu ve düşüncelerimiz sayesinde çiçek daha da güzel kokar veya sessizliğe bürünür. İyileşmek için öğrenmemiz gereken bu gerçekler. Çare bizim kalbimizde ve hatta Evren dediğimiz hayvanların kalbindedir."

-Nikola Tesla

“Bir kişinin sırf çoğunluk, çoğunluk olduğu için kitlelerle veya çoğunluk ile birlikte düşünmek istemesi alçaklığın ve alçak aklın kanıtıdır. Hakikat, halkın çoğunluğu ona inandı ya da inanmadı diye değişmez.”

-Giordano BRUNO